Bakım Verende Tükenmişlik Belirtileri, Korunma ve Başa Çıkma Önerileri
27 Mart 2019

16 bakım verende tükenişlik.pdf



                                   BAKIM VERENDE TÜKENMİŞLİK BELİRTİLERİ, KORUNMA VE BAŞA ÇIKMA ÖNERİLERİ



Prof. Dr. Sebahat GÖZÜM



Hastane koşulları dışında herhangi bir nedenle ev ortamında uzun süre hastaya bakım verme durumunda kalmak bakım veren aile üyelerinde önemli ölçüde strese neden olur. Yatağa bağımlı hasta bakımı konusunda daha önce bir tecrübesi olmayan aile bireyleri, sağlıkla ilgili özel bir eğitim almadığı için ne yapacağını bilememek, hata yapmaktan korkma, hastaya zarar verme ve iyi bakım verememe endişesiyle stres yaşayabilir. 

Hastanın evde bakım süresi uzadıkça hastaya sürekli bakım verende bir takım duygusal ve ruhsal değişiklikler yaşanabilir.  Bu durum bakım verenin fiziksel ruhsal ve sosyal sağlığını önemli ölçüde etkiler.

Aile bireyleri evde hasta bakımının ilk aşamalarında bakım veren hastasının iyileşmesi için yüksek bir umut ve enerji ile doludur.Bu nedenle hastasının bakımını büyük bir heves ve samimiyetle yapar. Ancak hasta bakımı yedi gün 24 saat süren bir iştir. Bakım veren bu yeni durumla başa çıkabilmek için hasta bakımında yüklendiğini, zorlandığını fark ettikçe kendi gücünü daha fazla zorlayarak bu durumla çıkma çabasına girer. Kendi kapasitesine ve şartlarına uymayan boyutlarda beklentiler oluşturur. Bakımın ilk evresinde aile bireyi hastasının bakımını her şeyin önünde tutarak uykusuzluğa, yorgunluğa katlanır. Kendine ayırması gereken zaman ve enerjiden çalarak gücünü tamamen bu amaç için harcar. Bunu sağlarken de aşırı bir uyum çabasına girdiğinden ve kendi enerjisini aşırı tükettiğinden habersizdir.

Ancak, bakım gereksinimi uzun süren hastalar için bu süreç giderek yorucu olmaya başlar. Bu nedenle bakım verenler zamanla hastaya bakım verme isteğinin ve umudunun azaldığını hissetmeye başlar. Tam bir iyileşme durumuna dönemeyecek hastaların bakım verenleri, verdiği çabanın hastanın iyileşmesini ve bağımsızlığını kazanmasını karşılamadığını görünce duygusal olarak çöküş içine girdiğini fark eder.Bakım veren karşılaştığı tüm olumsuzlukları değiştirmenin zorluğu karşısında kendisini engellenmiş ve çaresiz hisseder. Bu duruma uyum sağlamak için psikolojik olarak tüm savunma mekanizmaları harekete geçirse de yetersiz kalır. Ortaya uyum bozucu savunmalar çıkar ve kişinin sorunla başa çıkma gücünü daha da bozarak tükenmişliği daha da belirgin hale getirir.

Bu dönem gittikçe bakım verenin kendini geri çekmesine, bir takım davranışsal tepkiler göstermesine neden olur. Ani öfkelenmeler, karşı çıkmalar, umursamama, ya da aşırı tepki gösterme, uyku - iştah bozuklukları ve diğer fiziksel hastalık belirtileri, özellikle de kaygı endişe halinin oluşturduğu solunum ve mide-barsak sistemine ait belirtiler gözlenebilir.Bakım veren sebebi tam anlaşılmayan, bulunamayan sağlık problemleri yaşar.

Hastasının bakımı için yaptığı tüm çabaların boşa çıkması zamanla bakım vereni bir tepkisizliğe götürür. Bu evrede, çevresel olaylara duygusal olarak tepki vermede azalma, donuklaşma, dikkati toparlayamama, karamsarlık ve duyarsızlaşma ortaya çıkar. Belirgin bir umutsuzluk hali ve daha önceden inanılan değerlere karşı derin bir inançsızlık yaşanır. Günlük işler ve toplumsal iletişim performansı tamamen düşebilir. Bu dönemde bakım verilen hastaya karşı ilgisizlik, umursamama sık görülür.

Bu durum uzun süre bakım veren herkeste gelişebilecek bir surundur. O nedenle, yaşanılan bu zorlu süreçte bakım verenin hem kendisi hem de bakım verdiği hastayı korumak için bir takım önlemler alması gerekir.

Öncelikle,

  • Hastayla ilgili gerçekçi hedef ve beklentiler geliştirmelisiniz.  Sağlık personelinden hastanızın mevcut durumu ve en fazla neleri yapabilecek kadar iyileşebileceğini öğrenmelisiniz.  Böylece özellikle ilk dönemde enerjinizi hızlı ve aşırı tüketmekten korunabilirsiniz.
  • Hastanızın bakımına başlamadan önce yaptığınız işin zorluklarını ve risklerini bilirseniz, karşılaşabileceğiniz sorunları önceden görerek önlem almanız mümkün olacaktır.Ne kadar iyi bakım verirseniz verin bazı hastaların durumunda bir iyileşme olmayabilir ve bazen hasta daha kötüye gidebilir. Bazı hastalıklarda hastanın durumunun kötüleşmesi sizin kontrolünüz dışında gerçekleşebilir.   O nedenle hastayla ilgili kontrolünüz dışındaki her olumsuzlukta kendinizi suçlamamalısınız.
  • Günün 24 saati haftanın yedi gününü hastanıza ayırmanız mümkün değil. Hastanızın günlük bakım zamanı ve kendinize ayırdığınız zamanlar için çalışma programı oluşturun.   Hastanıza bakım verme ve boş zamanlarınız arasında net ayırım yapmalısınız. Hastanın bakımı dışında kendinize gün içerisinde keyifli saatler ayırmalısınız. Hastanın uyuduğu saatlerde başka işleri yapmak yerine keyif aldığınız aktivitelerle uğraşmalısınız.  Gerek hasta bakımı gerekse yapmak durumunda olduğunuz diğer işler için diğer aile bireylerinden, akraba ve arkadaşlarınızdan yardım istemelisiniz.Ailede diğer bireylerle görev paylaşımı yapmanız, Hastanın bakımını veya yapmanız gereken diğer işlerinizi zaman zaman; saatlik, günlük, haftalık olarak diğer aile bireylerine bırakmanız sizin yeniden enerji kazanmanız için önemlidir. 
  • Rahatlamak için fiziksel olarak aktif olmak, açık havada yürüyüş, egzersiz, spor yapmanız, müzik dinlemeniz, nefes alma ve gevşeme egzersizlerini öğrenip uygulamanız, size keyif veren aktiviteler yapmanız; hobiler edinmeniz, örneğin arkadaşlarla sohbet, eğlenceli, komedi içerikli filimler izlemeniz, el sanatları, yemek kursları veya benzer kurslara katılmanız rahatlamanızı sağlayacaktır.
  • Ayrıca, hasta bakımı ve özel yaşamınızdaki monotonluğu azaltmak, huzurlu bir yaşamı tercih etmek, kişisel gelişim ve danışmanlık gruplarına katılmak, sizde bıkkınlık nedeniyle gelişen çökkünlük belirtilerine dikkat etmeniz ruhsal ve sosyal sağlığınız için önemlidir.
  • Sizi zorlayan diğer işlere gerektiğinde “hayır” diyebilmelisiniz. Unutmayın hastanıza iyi bakım verebilmek için sağlıklı olmanız, gücünüzü ve enerjinizi korumanız önemlidir.