Yatağa Bağımlı Hastanın Evde Bakımı ve Semptom yönetimi
27 Mart 2019

28 yatağa bağımlı.pdf


                                                                                                                                                                              Proje Koordinatörü Züleyha ÖĞÜR,

Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi


Özellikle kronik hastalığı olan bireyler ev ortamında hastalık ve tedavilere bağlı birtakım yan etkiler yaşayabilirler. Evde en sık görülebilecek sorunlar burada ele alınmaktadır.

SOLUNUM SIKINTISI

Solunum Sıkıntısı Nedir?

  • Solunum sıkıntısı zor nefes alıp verme anlamına gelir. 
  • Birçok hastalıkta görülebilen yaygın bir semptomdur.

Solunum Sıkıntısı Hangi Durumlarda Görülür?

  • Solunum sıkıntısının en sık görüldüğü durumlar; anemi dediğimiz kansızlık, yoğun egzersiz, kalp – damar - akciğer hastalıkları, enfeksiyonlar, nörolojik hastalıklar, kanser, yatağa bağımlılık, öksürük refleksinde azalma, şişmanlık ya da psikolojik nedenler olabilir.
  • Solunum sıkıntısının pek çok nedeni olabildiği için, çok iyi bir tıbbi değerlendirme gereklidir.

Solunum Sıkıntısı Durumunda Evde Neler Yapabiliriz?

  • Solunum sıkıntısı için evde yapılabilecek uygulamalardan bazıları şunlardır:
  • Ev tozu, polenler, besinler gibi allerjenlerden kaynaklanan bir durum varsa bunlardan uzak durulmalı
  • Sigara içiliyorsa mutlaka bırakılmalı
  • Kapalı mekanlarda sigara içilmemeli ve sigara maruziyeti önlenmelidir.
  • Trafik, hava kirliliği gibi tahrişe neden olabilecek etkenlerden uzak durulmalı
  • Kirli havalarda dışarıya çıkılmamalı
  • Ortam sürekli havalandırılmalıdır.
  • Solunum sıkıntısı yaşamamak ya da bu sıkıntıyı azaltmak için grip, nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak gereklidir. Bunun için özellikle kış aylarında kalabalık ortamlardan kaçınılmalıdır.
  • Soğuk ve kuru hava solunum sıkıntısı ve balgamı arttırabilir. Bu nedenle mümkün oldukça soğuktan sakınılmalı ve soğuk havalarda dışarı çıkarken ağıza  ve boyuna bir atkı sarılmalıdır.
  • Aynı şekilde sıcak havada solunum sıkıntısını arttırabileceği için, sıcak havalarda mümkün olduğunca dışarıya çıkılmamalıdır.
  • Kışın soba ya da kalorifer nedeniyle odanın havası  kurur, nem miktarı azalır, nefes darlığı ve öksürük şikayetleri artabilir.
  • Bu nedenle oda havası nemli tutulmalıdır.
  • Bu amaçla hastanın bulunduğu odada, nemi arttırmak için ısı kaynaklarının üzerine içi su dolu çaydanlık yerleştirilebilir.
  • Soba kullanılıyorsa baca ve borular mutlaka düzenli aralıklarla gereksinime göre temizlenmelidir.
  • Günlük ev içi aktivitelerin yapılmasında güçlük varsa, işlemlerde ve bakımda bireye yardımcı olunmalıdır.
  • Solunum sıkıntısı nedeniyle uyku sorunu yaşanıyorsa, gündüz kısa sürelerle dinlenme sağlanabilir.
  • Rahat uyumak için yatak başı yükseltilebilir, gerekirse çift yastık kullanılabilir.
  • Bunların dışında solunum sıkıntısı için önerilen tablet ya da  inhaler ilaçlar ve  diğer tedaviler evde uygun şekilde kullanılmalıdır.
  • Evde oksijen tedavisi ya da solunum cihazı kullanılacaksa, doktorun önerdiği gibi tedavi süresine, verilmesi gereken akım hızına, nemlendirme gibi faktörlere dikkat edilmelidir.
  • Akciğer hastalıklarını önlemek, akciğer havalanmasını arttırmak ve varsa balgamın akciğerlerden atılmasını kolaylaştırmak için:
  • Derin nefes alıp verme egzersizleri yaptırılmalıdır. Bunun için öncelikle sırtı destekleyerek oturma pozisyonunda ya da yatar pozisyonda olmak gerekir.
  • Bir ya da iki el göğüs kafesi üzerine yerleştirilir.
  • Burundan derin bir nefes alınır, 3 saniye tutulur, ağızdan uzun sürede yavaş yavaş verilir.
  • Bu esnada ellerin göğüs kafesi üzerinde yukarı aşağı hareket etmesi gözlenir.
  • Her bir derin solunumdan sonra kısa bir dinlenme arası verilebilir, böylece yorgunluk azalabilir.
  • Bu egzersizleri günde 10-15 kez yapmak akciğerin alt kısımlarının kapasitesini arttırır.
  • Bunların dışında evde bireye balon şişirme yaptırılabilir.
  • Öksürme, ıslık çalma gibi egzersizler uygulatılabilir.
  • Öksürme egzersizi yaparken birey, oturur durumda derin bir nefes alınır.
  • Karın kaslarını kasarak 2-3 kez kısa ve güçlü şekilde öksürür.
  • Balgam varsa bu şekilde çıkartılabilir.
  • Ayrıca doktor kontrolünde düzenli egzersiz yapılması solunum kapasitesini arttırabilir.
  • Altta yatan nedene yönelik olarak, önerildiği şekilde sağlık kontrollerine gidilmelidir.
  • Astım gibi kronik hastalıklarda, 65 yaş ve üzerinde doktor önerisi ile grip ve zatürre aşısı yaptırılabilir.

ÖKSÜRÜK

Öksürük Nedir?

  • Solunum sıkıntısı ile birlikte öksürük ve balgam çıkarma bulguları ortaya çıkabilir.
  • Kronik öksürük art arda iki yıl içinde, yılda en az 3 ay görülür.

Öksürük Varsa Ne Zaman Sağlık Kuruluşuna Gidelim?

  • Öksürüğün nedenleri mutlaka araştırılmalı, öksürük varsa 24-48 saat içerisinde sağlık kuruluşuna gidilmelidir.
  • Yine öksürük üst solunum yolu enfeksiyonundan iki hafta sonra hala devam ediyorsa ya da artıyorsa mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

    Öksürükle İçin Evde Yapılabilecek Uygulamalar Nelerdir?

  • Birey halsiz ve yorgun olabileceği için, günlük aktivitelerine yardım edilmelidir.
  • Birey olabildiğince hareket etmeli, yataktan kalkamıyorsa en geç 2 st aralarla yatak içinde döndürülmelidir.  
  • İyileşme sürecini hızlandırmak için yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmesi gereklidir.
  • Öksürükle birlikte balgam olup olmadığı, balgam varsa rengi, miktarı izlenmelidir.
  •  Ayrıca ateş, solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı, anormal solunum sesleri gibi durumlar gözlenmeli ve bu gibi anormal durumlarda mutlaka sağlık kuruluşuna gidilmelidir.
  • Hasta sınırları dahilinde sıvı alımına teşvik edilmeli, kalp – böbrek yetmezliği gibi bir sorunu yoksa günde en az 2 lt sıvı alımı sağlanmalıdır. Ilık su içilmesi öksürük ve varsa balgamı çıkartmak için rahatlatıcı olabilir.
  • Öksüren kişi sigara içiyorsa mutlaka sigarayı bırakmalı, yanında sigara içilmemesine özen gösterilmelidir.
  • Her türlü keskin kokudan uzak durulması gereklidir.
  • Ev temizliğinde kullanılan kimyasal ajanlar azaltılabilir.
  • Ağır hareket ve egzersizler öksürüğü arttırabilir, bu nedenle kaçınılmalıdır.
  • Özellikle gece uykuları etkilenebileceği için, yeterli uyuma ve dinlenme sağlanmalıdır. Bu amaçla yatak başı yükseltilebilir, gerekirse çift yastık kullanılabilir.
  • Oturulan odayı havalandırmak ve nemini arttırmak balgamı yumuşatarak, öksürüğü azaltabilir.
  • Doktor önerisi ile havayı nemlendirici cihazlar kullanılabilir.
  • Öksürük nedeni reflü ise, buna yönelik tedaviler uygun şekilde alınmalıdır.
  • Öksürük kesici ilaçların reçetesiz kullanılması kesinlikle uygun değildir, mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
  • Öksürüğü kesmekten çok nedene yönelik tedavi uygulanması önemlidir.
  • Bu amaçla doktor tarafından reçete edilmiş ilaçlar varsa düzenli şekilde ve uygun sürelerle kullanılmalıdır.

    KANAMA

    Kanama Nedir?

  • Kanama kan damarlarında dolaşan kanın kan damarlarından dışarıya çıkması olayıdır.
  • Kanama durumunda kanın vücut dışına akmasına dış kanama denir.
  • Bu grupta, cilt yaralanmaları, burun kanamaları gibi kanamalar yer alır.
  • Kanama durumunda kan vücut dışına değil de vücut içerisine akıyorsa bu duruma iç kanama denir.
  • Bu grupta, mide ülseri, iç organ kanamaları, beyin kanamaları gibi kanamalar yer alır.

    Kanama Durumunda Evde Neler Yapabiliriz?

  • Küçük dış kanamalar dışarıdan müdahaleye gerek kalmadan kendi kendine durabilir.
  • Kanamanın şiddetli olmadığı durumlarda kanayan bölgenin üzerine steril ya da temiz bir bez sarılır.
  • Kanayan yerin hafif bir şekilde sabun ve suyla temizlenmesi de enfeksiyon riskini azaltabilir.
  • Küçük yaraların üzerinin kapatılmaması ve mümkün olduğunca hava almasının sağlanması gerekir. Bu sayede iyileşme hızlanır.
  • Daha büyük dış kanamalarda kanamanın durdurulması gereklidir.
  • Bu durumda kan kaybını kontrol altına almak için, kanayan bölgeye bir bezle baskı uygulanır, bölge kalp seviyesinin üzerinde tutulur ve bölgeye en az 10 dk basınç uygulanır.
  • Büyük kanamalarda hemen 112 aranmalı ya da hasta en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.
  • Diğer kanama tipi iç kanamadır.
  • İç kanamalar çoğunlukla sinsice ilerleyip hastanın durumunun daha da kötüye gitmesine neden olabilir.
  • İç kanama belirtileri nelerdir?
  • İç kanama durumunda öncelikle tansiyon düşüklüğü, nabızda artış ve hastada huzursuzluk görülür.
  • İç kanamadan şüphelenilirse:
  • Öncelikle hasta sırt üstü yatırılıp, bacakları vücut seviyesinden 30-40 cm yukarıda olacak şekilde yükseltilmelidir.
  • Kusma ihtimaline karşı hastanın başı yüksekte tutulmalı ya da başı yana çevrilmelidir.
  • İmkan varsa oksijen verilmeli
  • Ağızdan hiç bir yiyecek ya da içecek verilmemelidir.
  • Kanamayla beraber kol veya bacaklarda kırık varsa basit atellerle sabitleme yapılmalıdır.
  • Her türlü iç kanama şüphesinde hemen 112 aranmalı ya da hasta mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

    TROMBOZ

    Tromboz Nedir?

  • Tromboz, damar içinde bir kan pıhtısının oluşması ve böylece kan akışını engellemesi durumudur.
  • En sık olarak bacak, baldır ve kalçada derinde bulunan venlerde meydana geldiği için, derin ventrombozu olarak da adlandırılır.
  • Özellikle bacaklarda görülebilir. En önemli bulgusu ayak şişliğidir. Buna ağrı ve bacakta kızarıklık eşlik eder.

    Tromboz Neden Önemlidir?

  • Tromboz çok önemli bir sorundur.
  • Tromboza yol açan pıhtının vücudun farklı bölümlerine gitmesi ile önemli sorunlar ortaya çıkabilir.
  • En önemli sorunlar özellikle akciğer, kalp ve beyin gibi hayati organlara pıhtı gitmesi, buna bağlı  kalp krizi ya da beyin kanaması yaşanmasıdır.
  • Bu nedenle pıhtı gelişmesinden şüphelenildiği durumlarda mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalı ve tıbbi yardım alınmalıdır.

    Tromboz Açısından Kimler Risk Altındadır?

  • Özellikle derin ventrombozu yani bacak damarlarında kan pıhtısı oluşumu açısından;
  • Çok uzun süre yatakta kalan ya da yeterli hareket edemeyen hastalar  
  • İleri yaşta olanlar
  • Gebelik veya doğum sonu dönemde olanlar
  • Doğum kontrol hapı kullananlar
  • Damar sertliği, yüksek kolesterolü olanlar
  • Şişman kişiler
  • Bazı büyük ortopedi ameliyatları geçirenler
  • Alçısı olanlar risk altındadır.

    Tromboz Gelişmemesi İçin Neler Yapabiliriz?

  • Trombozdan yani olası kan pıhtısından korunmak için:
  • Sigara içilmemeli
  • Damar sertliği, yüksek kolesterol için tedavi görülmeli
  • Normal kiloda olmaya özen gösterilmeli
  • Günde en az 2 lt su içilmelidir.
  • Gerekmedikçe doğum kontrol ilaçları gibi hormon ilaçlarından uzak durulmalıdır.
  • Uzun süreli yatar ya da oturur pozisyonda hareketsiz kalınmamalıdır.
  • Bacaklardaki trombozu yani pıhtı oluşumunu önlemek için ayaklar yukarı kaldırılarak oturulmalıdır.
  • Baskı oluşturmayan rahat giysiler giyilmeli
  • Oturma pozisyonu sık aralarla değiştirilmelidir.
  • Doktor önerisi ile egzersizler uygulanabilir; yatak içinde elastik çorap veya elastik bandaj kullanılabilir.
  • Pıhtılaşma eğilimi olanlara aspirin türevinde kan sulandırıcı ilaçlar önerilmektedir.

    Kan Sulandırıcı İlaçları Kullanırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

  • Kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda kanamaya yatkınlık artacağı için birtakım önlemler almak gereklidir.
  • Özellikle hastayı her türlü iç ve dış kanama açısından gözlemek gereklidir.
  • Ayrıca kanamaya yol açabilecek her türlü travma engellenmelidir.
  • Kanamaya yatkınlığı olanlarda ya da kan sulandırıcı ilaç kullananlarda alınması gereken önlemler şunlardır:
  • Yumuşak diş fırçaları kullanılmalı
  • Sakal traşı için jilet yerine traş makinesi kullanılmalı
  • Makas, bıçak gibi sivri ve kesici cihazlar kullanılırken özellikle dikkat edilmelidir.
  • Ağrı kesici olarak reçetesiz aspirin ve romatizma ilaçları kullanılmamalı
  • Ağrı tedavisi için mutlaka ağrı kesici kullanılması gerekli ise, basit düzeyde ağrı kesiciler tercih edilmelidir.

    AĞRI

    Ağrı Nedir?

  • Ağrı doku hasarı, fiziksel, psikolojik, duygusal pek çok faktöre bağlı olarak ortaya çıkan ve istenmeyen bir durumdur.
  • Ağrı akut ya da kronik olarak ortaya çıkabilir.
  • Yaşantımızda akut ağrılar önemli sorunların habercisi olabilir.
  • Kronik ağrı 3 aydan daha uzun süreli olan ağrıdır.
  • Ağrı vücudun farklı bölgelerinde farklı şiddette görülebilir.
  • Yine ağrı bel, baş, boyun, sırt, kol ağrıları, sinirsel ağrılar, damar tıkanıklığına bağlı ağrılar, kanser ağrıları şeklinde ortaya çıkabilir.

    Ağrı İçin Sağlık Kuruluşuna Ne Zaman Gidilmelidir?

  • Ağrı kesicilere yanıt vermeyen ve birkaç günden daha uzun süren tüm ağrılarda mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
  • Kronik ağrı için mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalı, uygun tedavi önerileri uygulanmalıdır.

    Ağrı Durumunda Evde Neler Yapabiliriz?

  • Her bireyin ağrıya dayanıklılık durumu ve tepkileri farklılık gösterir.
  • Bu nedenle ağrı kontrolü her bireyde farklı olabilir.
  • Ağrıyı azaltmak için şunlar yapılabilir:
  • Öncelikle ağrı değerlendirmesi yapılmalı, hastaya ağrısının süresi, miktarı, şiddeti sorulmalıdır.
  • Kişi ağrısının olduğunu söylüyorsa ağrı vardır. Bu nedenle ağrısı olduğunu ifade eden kişiye karşı anlayışlı ve hoşgörülü davranmak gereklidir.
  • Hastanın gereksinimine ve nedene göre masaj, sıcak ya da soğuk uygulamalar yapılabilir.
  • Günlük aktivitelerine yardım edilebilir.
  • Hastanın yatak içinde rahat edebileceği uygun pozisyon verilebilir.
  • Gerekirse havalı yatak kullanılabilir.
  • Yeterli dinlenme ve istirahat sağlanır.
  • Hastanın gereksinimine göre ağız bakımı verilebilir.
  • Ortamda rahatsızlık verebilecek ışık, gürültü gibi faktörler azaltılabilir.
  • Hastanın dikkati dağıtılarak, yürüyüş, televizyon izleme, müzik dinleme, el işi, gazete - kitap okuma gibi sevdiği aktivitelerle uğraşması sağlanabilir.
  • Sevdiği kişilerle görüşmesi sağlanabilir.
  • Stresten uzak kalınmalıdır.
  • Doktora danışmadan reçetesiz ilaç kullanılmamalıdır.
  • Doktor önerisi ile evde ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir.
  • Doktor önerisi ile fizik tedavi uygulaması yapılabilir.
  • Opioidilaç kullanan hastalarda kabızlık, bulantı kusma, uykuya eğilim gibi yan etkiler gözlenmelidir.
  • Bunların dışında ağrıya eşlik eden ateş, yüksek tansiyon, bilinç değişiklikleri gibi anormal durumlarda, nedeni belli olmayan ağrılarda reçetesiz ağrı kesici kullanmak hatalıdır.
  • Bu durumlarda mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

    HİPOTANSİYON

    Hipotansiyon Nedir?

  • Kanbasıncıdeğerininnormalinaltında olması hipotansiyondur.
  • Sağlıklı insanlarda en ideal tansiyon değerleri 120/80 mmHg ve altında olmasıdır.
  • Büyük tansiyonun < 90 mmHg, küçük tansiyonun < 60 mmHg altında olmasıdır.
  • Hipotansiyon nedenleri:
  • Kan kayıpları
  • Kalp yetmezliği
  • İshal, kusma, yanık gibi nedenlerle fazla sıvı kaybı olabilir.

    Hipotansiyon Belirtileri Nelerdir?

  • Tansiyon düşmesi durumunda hiç belirti olmayabilir.
  • Bunun yanında:
  • Baş dönmesi
  • Soğukterleme
  • Uykuya eğilim
  • Baygınlık şeklinde belirtiler görülebilir.

    Hipotansiyon Durumunda Evde Neler Yapabiliriz?

  • Açlık ve susuzluk durumunda tansiyon düşebilir. Bu durumda kişinin bilinci açıksa yemesi ve içmesi sağlanmalıdır.
  • Sınırlılık yoksa günlük alınan sıvı miktarı en az 6-8 bardak olmalıdır.
  • Doktor önerisi ile diyetteki tuz miktarı arttırılabilir.
  • Sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir.
  • Baygınlık hissi olursa beyne giden kan miktarı azalacağı için birey hemen sırt üstü yatırılmalı, ayakları yerden 30-45 derece yükseltilmelidir.
  • Kişi tansiyonunun düştüğünün farkındaysa, yine sırt üstü uzanmalı ve ayaklarını yükseltmelidir.
  • Yorgunluktan, uzun süre ayakta durmaktan ve aşırı sıcaktan kaçınılmalıdır.
  • Doktor önerisi ile basınç çorapları kullanılabilir.
  • Tansiyon düşüklüğüne bağlı bireyin bilinci açık değilse 112 aranmalı ya da birey en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

    HİPERTANSİYON

    Hipertansiyon Nedir?

  • Kanbasıncı değerinin normalin üzerindeolması hipertansiyondur.
  • Sağlıklı insanlarda normal tansiyon değerlerinin 130/85 mmHg’nın üzerinde olmaması istenir. 
  • Büyük tansiyonun ˃140 mmHg, küçük tansiyonun ˃ 90 mmHg üzerinde olmasıdır.
  • Yüksek tansiyon kalp yetmezliği, inme,   kalp-damar hastalığı, böbrek yetmezliği, görme bozukluğu gibi sorunlara yol açabilen önemli risk faktörlerinden biridir.

    Hipertansiyon Nedenleri Nelerdir?

  • Hipertansiyon nedeni büyük oranda bilinmemektedir.
  • Bunların dışında; kalp, beyin, böbrek ya da endokrin sistemle ilgili hastalıklarda hipertansiyon görülebilir.
  • Ayrıca şişmanlık, hareketsiz yaşam, ileri yaş, sigaravealkoltüketimi, fazla tuz tüketimi, stresliyaşamyüksek tansiyona neden olabilir. 

    Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

  • Tansiyon yükselmesi durumunda hiç belirti olmayabilir. Bunun yanında:
  • Ense ve baş bölgesinde ağrı
  • Bulantı-kusma
  • Burun kanaması
  • Uyuşukluk, yorgunluk
  • Kulak çınlaması
  • Bulanık görme, gözlerde kararma
  • Fazla idrar çıkarma
  • Ciltte kızarıklık olabilir.

    Hipertansiyon Durumunda Evde Neler Yapabiliriz?

  • Hipertansiyonu olan bireylerin her gün tansiyonlarını ölçmeleri gerekir.
  • Tansiyon ölçülmeden en az 30 dk öncesinden çay, kahve, kola gibi kafeinli içecekler veya sigara içilmemiş olmalı
  • Tansiyon ölçülmeden önce en az 5 dk dinlenme sağlanmalıdır.
  • Birey sırtı dayalı durumda sakin şekilde oturmalı, kol destekli olmalıdır.
  • Ölçen kişi de rahat durumda ve sakin olarak ölçüm yapmalıdır.
  • Ortamın sessiz ve ılıman olması da sağlıklı bir ölçüm yapılması için önemlidir.
  • Ölçülen kan basıncı değerlerinin not edilmesi ve kontrollerde doktora bildirilmesi, uygun ilaç tedavisi planlanmasında yararlı olacaktır.
  • Tansiyonu yüksek olan kişilerin: 
  • Az tuzlu, düşük kalorili, kolesterolden düşük beslenmeleri
  • Hayvansal yağ, kırmızı et tüketimini azaltmaları
  • Yılda en az bir kez kan kolesterol takibi yaptırmaları gerekir.
  • Yine tansiyonu kontrol altında tutabilmek için bu bireylerin:  
  • En azından haftada bir kez kan basıncı izlemi yapmaları
  • Haftada en az 3 gün 30 dakika süre ile tempolu yürüyüş, yüzme gibi düzenli egzersiz yapmaları gerekir.
  • Ayrıca normal kiloda olmak
  • Sigara-alkol kullanmamak
  • Stresten uzak durmak
  • Reçete edilen ilaçları düzenli kullanmak önemlidir.
  • Tansiyon ilacının kendiliğinden bırakılmaması, doz arttırılmaması ya da doz atlayınca çift doz alınmaması gereklidir.
  • Tansiyon değeri normalin çok üzerinde olursa:
  • Bu durumda bireye yarı oturur pozisyon verilmeli
  • Kullandığı tansiyon ilaçlarını alıp almadığı değerlendirilmeli ve almadıysa ilaçları verilmeli
  • Hasta mutlaka dinlendirilmeli ve 30 dakika sonra yeniden tansiyon ölçümü yapılmalıdır.
  • Birey sakinleştirilmeli, stresi azaltılmalıdır.
  • Bilinç değişikliği, genel durum bozukluğu görülürse hemen 112 aranmalı ya da birey en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

    HİPOGLİSEMİ

    Hipoglisemi Nedir?

  • Şeker hastalarında kan şekerinin normal değerlerden daha aşağı bir değere düşmesi, diğer bir deyişle 50-60 mg/dl olmasıdır.
  • Şeker düşüklüğü şeker hastalığının ön belirtileri arasında yer alır.

    Hipoglisemi Belirtileri Nelerdir?

  • En önemli belirtiler yemek yedikten 30-60 dk sonra halsizlik, yorgunluk, uyuma isteği duyma
  • Açlık durumunda ellerde titreme, terleme, çarpıntı, sinirlenme, açlığa tahammülsüzlük
  • Şekerli besinlere karşı aşırı istek duyma
  • Geceleri uyanınca şekerli besinler yeme isteği şeklinde olabilir.

    Hipoglisemi Durumunda Evde Neler Yapabiliriz?

  • Hipoglisemi riski olanlar mutlaka yanlarında kesme şeker, meyve suyu, bisküvi taşımalıdır.
  • Bu hastaların mutlaka yanlarında şeker hastası olduklarına dair kartları bulunmalıdır.
  • Mümkünse seyahat etme gibi durumlarda yanlarında birisi olmalıdır.
  • Şeker hastalığı olmayanlarda kan şekeri düşüklüğü varsa acil bir durum olmamakla birlikte, hemen normal bir öğün yemek yenmesi gerekir.
  • Genel önlemlerin dışında şeker hastalığı olan bireylerin öğün saatlerine dikkat etmeleri, günde 3 ana 3 ara öğün şeklinde beslenmeleri gereklidir.
  • İnsülinden sonra en geç 30 dk içinde yemek yenilmelidir.
  • Özellikle insülin kullanan şeker hastaları, yemekten en az 2 saat sonra egzersiz yapmalıdır.
  • Aşırı egzersizde karbonhidrat alımının doktorun önerdiği şekilde arttırılması gerekir.
  • Şekeri düşen kişide beyne giden şeker miktarı azaldığı için ellerde titreme, giysilerini ya da yatak çarşaflarını ıslatacak şekilde birden bire fazla miktarda terleme, bilinç bulanıklığı gibi belirtiler görülebilir.
  • Bu durumda bireyin bilinci açıksa iki adet kesme şeker dil altında emilebilir ya da bir bardak meyve suyu yudum yudum dil altında bekletilerek içilebilir. Böylece şeker dil altından hızla emilerek kana karışabilir. 
  • Şekeri yükseltmek için bal, helva, tatlı yerine sıvı şekerli gıdalar tüketilmelidir.
  • Şeker alımından 15-20 dk sonra kan şekeri tekrar ölçülmeli, yükselme olmamışsa tekrar şeker yenmelidir.
  • Sık sık şeker düşüklüğü yaşanıyorsa mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
  • Şeker düşmesi nedeniyle bireyin bilinci açık değilse, daha önce doktor tarafından önerilen ve kan şekerini arttıran glukagon iğnesi cilt altına yapılmalıdır.
  • Şeker düşüklüğünün komaya ve ölüme neden olabileceği unutulmamalıdır.
  • Genel durumda bir düzelme olmazsa hızlıca 112 aranmalı ya da birey en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

    HİPERGLİSEMİ

    Hiperglisemi Nedir?

  • Hiperglisemi, kan şekerinin normal değerlerden daha fazla yükselmesi Diğer bir değişle kan şekerinin ≥200 mg/dl ve üzerinde olmasıdır.
  • Özellikle şeker hastalarında kan şekeri yüksekliği görülmektedir.

    Hiperglisemi Belirtileri Nelerdir?

  • Kan şekeri yükseldiğinde:
  • Çok idrara çıkma
  • Çok susama
  • Aşırı yeme isteği
  • Yorgunluk
  • Karın ağrısı
  • Bulantı, kusma
  • Nefeste aseton kokusu gibi belirtiler görülebilir.

    Kan Şekerinin Yükselmemesi İçin Neler Yapabiliriz?

  • Kan şekeri yüksekliğini önlemek için:
  • Günde 3 ana 3 ara öğün beslenilmeli
  • Önerilen diyete uyulmalı
  • Sıvı tüketimi arttırılmalı, mümkünse en az 8 bardak sıvı alınmalıdır.
  • Önerildiği şekilde düzenli egzersiz yapılmalıdır.
  • Haftada en az 3 gün süre ile 30-45 dk yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, bahçe işleri ile uğraşmak, yüzmek gibi sporlar iyi gelecektir.
  • Uygun kiloda olmaya özen gösterilmelidir.

    Hiperglisemi Durumunda Evde Neler Yapabiliriz?

  • Yemeklerden sonra kan şekeri bir miktar yükselebilir.
  • Kan şekeri 200’ün üzerinde ise, yanına 500 ml su alıp içerek, 30 dk yürüyüş yapılabilir. Böylece iskelet kasları enerji harcayarak şekerin bir kısmı vücutta kullanılabilir ve kan şekeri bir miktar düşebilir. 
  • İnsülin kullanan hastalar doktor önerisi ile dozlarını ayarlayabilirler.
  • Reçete edilen şeker ilaçları saatinde ve uygun dozda uygulanmalıdır.
  • Evde düzenli kan şekeri izlemi yapılmalıdır.
  • Kan şekeri izlem sıklığı bireylerin tedavi türleri ve kan şekeri değerlerine göre değişiklik gösterebilir.
  • Hastanın genel durumunda bozulma ve kan şekeri yüksekliği devam ederse, mutlaka sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

BULANTI ve KUSMA

  • Kusma, mide ve ince barsak üst bölüm içeriğinin ağız yolundan dışarı atılmasıdır. Kusma öncesinde, fenalık duygusunun ağır  bastığı bulantı ortaya çıkar, kusma durumunda da devam eder.
  • Bulantı ve kusmada; sıvı alımının sürdürülmesi, yeterli beslenmenin sağlanması, ağız içinin korunması ve bulantının azaldığının ifade edilmesi amaçlanmalıdır..

Bulantı kusmayı önlemek için öneriler;

  • Bulantı önleyici ilaçların yemekten  en az yarım saat önceden verilmesi,
  • Bulantı ve kusma sırasında ağızdan nefes almanın faydalarının anlatılması,

Çevrenin temiz ve kokusuz, hasta giysilerinin rahat olmasına özen gösterilmesidir.

  • Öğünlerin azar azar sık sık alınması ve iyice çiğnenmesi,
  • Öğünlerde sıvı alımından kaçınılması,
  • Tatlı, kızartma, baharatlı, yağlı gıdalardan kaçınılması
  • Yiyeceklerin özellikle kuru gıdalardan seçilmesi,
  • Yemekten sonra dinlenmesi ve yavaş aktiviteler yapılması önerilmektedir.
  • ANOREKSİA, KAŞEKSİ
  • Devamlı yatma, hastanın hücrelerinin enerji gereksinimi buna bağlı olarak da iştahını azaltır.

Öneriler; Hastaya yüksek besin değeri olan ve sevdiği yiyecekleri seçmesi sağlanmalı ve yemesi için teşvik edilmelidir.Hasta az ve sık yemelidir.

KONSTİPASYON/KABIZLIK

Kabızlık nedenleri; Fiziksel aktivitenin azalması, hareketsizlik, metobolizmanın yavaşlaması ve buna bağlı iştahsızlık, yeme alışkanlığında değişiklikler, diyetin değişmesi, hastanın sürgü kullanmaktan rahatsız olarak defekasyonunu engellemesidir.

Tanımlayıcı özellikler; Sert katı dışkı,dışkının haftada 3 kezden daha fazla olması, uzun sürede ve güç dışkı, dışkıda ağrı ve zorlanmadır.

Normal sıklıkta ve kıvamda dışkı yapılması, dışkılamada ağrıolmaması, laksatif lavmana gereksinimin azaltılması amacıyla aşağıdaki öneriler tavsiye edilebilir.

Öneriler;

  • Mümkünse her öğünün bir kısmının posalı-selülozlu yiyecekleri içermesi (ör;taze meyve ve sebzeler, tahıllar-hububat, fındık ve kabuklu yemişler) önerilmelidir.
  • Dengeli bir diyet önerilmelidir;

            - kabuklu taze besinler

            - kepekli besinler

            - pişirilmiş sebze ve meyveler

            - meyve suları

  • Çiğnemesi ve yutması kolay olan yiyecekler yemesi önerilmelidir.
  • Sık aralarla azar azar yemesi önerilmelidir,
  • Kontrendike değilse günde 2-2500lt. sıvı alımı sağlanması önerilmelidir,
  • Kahvaltıdan yarım saat önce ılık su içmesi önerilmelidir,
  • Sürgü kullanımı için hastanın teşvik edilmesi söylenmelidir,
  • dışkıya çıkıp çıkmadığının kontrol edilmesi söylenmelidir,
  • Hastaya yatak içi aktif/pasif hareketler yaptırması söylenmelidir.
  • Dışlı ihtiyacının geldiğinde ertelememesi gerektiği anlatılmalıdır
  • Düzenli egzersiz yaptırarak bağırsak hareketlerinin artacağı söylenmelidir.
DİYARE -İSHAL


  •  Yeterli ve dengeli bir beslenme ile vücudun gereksinimlerinin karşılanması amaçlanmalıdır.

Öneriler:

  • Perine bölgesinin ılık suyla temizlendikten sonra hafifçe kurulanması,
  • Dışkı sayısını kaydetmesi ve dışkıyı kanama yönünden gözlemlemesi,
  • Beslenmede çiğ sebze, meyve, çikolata, gaz yapıcı yiyecekler ve içeceklerden sakınılması,
  • Sütlü ürünleri vermekten sakınması,
  • Baharatlı yiyecekler, süt vb. yiyeceklerden kaçınılması
  • Az lifli, pişmiş yiyecekleri menüye alması
  • Potasyum kaybı olacağından sakıncası yoksa muz, portakal, patates vermesi,
  • Diyetteki yağ miktarını azaltması,
  • Fazla sıcak ve soğuk olmayan az şekerli yiyecekleri az ve sık olarak almasını sağlaması,
  • İshal düzeldiğinde lifli besinleri diyete azar azar eklenmesi önerilmelidir.
  • Yemeğin küçük öğünler halinde ve yavaş yenmesi, çok iyi çiğnenmesi
  • Daha önce yenmemiş gıdaların ilk denemede çok az miktarda alınması, tolere edelebiliyorsa göreceli olarak artırılması önerilmelidir.

Beş yaştan büyüklerde ishal durumunda beslenme:

  • Su
  • Yoğurt
  • Patates haşlaması
  • Pirinç lapası
  • Muz
  • Taze meyve suyu (şeftali, elma,havuç)
  • İçecekler (kafeinli içecekler dışında)
  • ishal Sulu ise ,üç günden daha kısa süre önce başlamışsa, dışkıda kan, mukus yoksa,   sadece oral rehidratasyon sıvısı (ORS) önerilir. Erişkin bir hastanın alacağı sıvı miktarı “ishal geçene kadar istediğin kadar sıvı ve su iç” diye tarif edilir.
  • Önerilen sıvılar ORS, tuzlu ayran ve tuzlu çorbadır.
  • Ek olarak su, az şekerli ya da şekersiz çay önerilir

Oral rehidratasyon sıvıları:

  • ORS Oral rehidratasyon sıvısı (Eczaneden temin edilebilir)

Evde hazırlanan sıvılar:

  • 3,5 g NaCl (1 tatlı kaşığı tuz)
  • 2,5 g NaHCO3 (1 tatlı kaşığı karbonat)
  • 1,5 g KCl (1 bardak portakal suyu veya 2 muz veya 1 orta boy patates)
  • 20 g glukoz (4 yemek kaşığı şeker)
  • 1 L temiz su (kaynatılmış-soğutulmuş) içine karıştırılarak evde oral dehidratasyon sıvısı(ORS) elde edebilirsiniz.

    İshalden korunmada en etkili önlem;

  • Güvenli su tüketimi
  •  El yıkama ve
  • Gıda güvenliği

KAYNAKLAR

  1. Smeltzer, Sc.,Bare, Bg., Hinkle, Jl., &Cheever, Kh. (2010). Brunner&Suddarth’sTextbook of MedicalSurgicalNursing. China: WoltersKluver.
  2. Akdemir, N., Birol, L. (2011). İç Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı. Ankara, Türkiye: Sistem OfsetBaskı.
  3. Karadakovan, A., Aslan, F. E. (2013).Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Ankara, Türkiye:  Nobel Kitabevi.
  4. Guyton,  A.C.,Hall, J.E. (2007). Tıbbı Fizyoloji. Nobel Tıp Kitabevleri 11.Baskı, Philadelphia. ISBN: 978-975-420-558-9.
  5. Erol, Ç. (2008). İç Hastalıkları. Nobel Tıp Kitapevleri. 1. Baskı, Ankara.
  6. Türkiye Endokrin ve Metabolizma Derneği. (2011). TEMD DiabetesMellitus       ve Komplikasyonlarının Tanı, Tedavi ve İzlem Klavuzu. Erişim adresi: http://www.turkendokrin.org. Erişim tarihi: 08.07.2014.
  7. Akbayrak, N., İlhan, S.E., Ançel, G., Albayrak, A. (2007). Hemşirelik Bakım Planları (Dahiliye- Cerrahi Hemşireliği ve Psiko-Sosyal Boyut). Alter Yay.      Rek. Org. Tic. Ltd. Şti. Ankara.



28 yatağa bağımlı.pdf